10 Mart 2006 Cuma

Emredileni yaparlar

fa'ale: yaptı
yef'alu: yapar
yef'alûn: yaparlar
mâ: ne (zamir olarak)
emere: emretti
yu-merûn: emredilirler

yef'alûne mâ yu-merûn (emredileni yaparlar)
يَفْعَلُونَ مَا يُؤْمَرُونَ
Kendilerine emredileni yapanlar bütün canlılar ve meleklerdir.

16:48 Allah'ın yarattığı şeyleri görmediler mi, gölgeleri boyun eğerek Allah'a secde halinde sağda ve solda yer değiştirir.
16:49 Göklerde ve yerde bulunan canlılar ve melekler, yalnız Allah'a secde eder ve onlar asla büyüklenmezler. [secde ayeti]
16:50 Onlar, üstlerinde olan Rablerinden korkarlar ve kendilerine emredileni yaparlar.

Allah'ın mülkünde olup, yine O'nun bahşettiği kuvvet ve yeteneklerle emredileni yapmamak, O'nun istemediği istikamette gitmeyi istememek, bir tek cüz'i irade sahibi insan için mümkün. Bu özelliği Allah Teâlâ en güzel yaratışla yarattığı insana bahşetmiş ve imtihanın sırrını tam da buraya koymuş.

yâ eyyuhellezîne âmenû qû enfusekum veehlîkum nâren
66:6. Ey inananlar! Kendinizi ve ailenizi ateşten koruyun
vaqûduhen-nâsu vel-hicâretu 'aleyhâ melâikutun
yakıtı insanlar ve taşlardır, görevlileri meleklerdir
gilâzun şidâdun lâ ya'sûnallâhe mâ emerehum
haşin ve şiddetli (melekler), Allah'a isyan etmezler,
veyef'alûne mâ yu-merûn
kendilerine emredileni yaparlar.

Melekler gibi olamasak da, "Ey babacığım, sana emredileni yap" diyen çocuk kadar sabırlı ve itaatkâr olamaz mıyız?